Her dil, yepyeni bir lisan, yepyeni bir kültür, sıfırdan tanınan yepyeni hayatlardır. Her dilin kendi özgü bir yaşanmışlığı,
bir dokusu, bir geçmişi vardır. Bu yüzden bir lisan, bir insandır aslında, sıfırdan açılan yepyeni bir kapı, bir bilinmezdir.
Yeni bir dil demek binlerce kitap, yüzlerce eseri getirir beraberinde. Bir kitabı kendi dilinde okumak, bir filmi dublajsız, altyazısız izlemek ne büyük keyif verir. Binlerce çeviri, yüzlerce altyazı da olsa bir eseri kendi dilinden dinlemek ve okumak, çevirilerin veremediği anlamları, duyguları keşfetmeyi sağlar. Çünkü her dilin kendine ait bir dokusu, bir anlamı vardır, her kelimesinin, her duygusunun karşılığı çevrilemez ne yazık ki, bu yüzden en derin anlamlar, en can alıcı noktalar gözden kaçar, eksik kalır bir romanın çevirisini okuduğunuz, bir filmin uyarlamasını izlediğinizde.
Bir dil binlerce farklı eserdir evet ama sadece bir kitap, bir film değil aynı zamanda yepyeni insanlar, yepyeni kültürler demektir. Bir dil aynı zamanda binlerce farklı insanı, yüzlerce farklı hayatı da beraberinde getirir. Yepyeni bir ülkenin kültürüne bir keşif, sokaklarına açılan bir kapıdır.
Bu yüzden bir dil ile sınırlamamak gerekir hayatı. Çok geç olmadan farklı kültürlere kapı açmayı bilmeli, yepyeni bambaşka kuralları olan bir lisan ile pekiştirmeliyiz hayatlarımızı. Bunu “iş görüşmesinde artık en az dört dil istiyorlar, dil bilmiyorsan hiç bir şey olamazsın bu hayatta, ne yaparsan yap ama yabancı dilini geliştir” dedikleri için değil, kendimiz için yapmalı, ‘onlar’ istediği için değil, farklı dünyaları, farklı ülkeleri keşfetmek için, kendimiz için yapmalıyız.
Teknolojinin bu kadar geliştiği bu çağda, yaşınız ne olursa olsun haydi her biriniz, yepyeni bir lisanı keşfedin bugün. Çabalayın, öğrenebildiğiniz kadar öğrenin. Bir filmi kendi dilinde izlemenin, bir kitabı kendi dilinde okumanın tadını çıkarın…