Haykırmak lazım hem de öyle böyle değil...

Öyle bir haykırmalı ki; dünyanın bütün mensupları, yani sadece insanlar değil  imkan olsa da soluk alıp veren tüm canlılar “bu düzen değişmeli” diye öyle bir haykırmalı ki; bir ucundan diğer ucuna yer yerinden oynamalı dünyada. Ve buna engel olmaya çalışan bütün ‘düzen’ yanlıları, sistem beslemeleri şimdiye kadar hep düzülenlerin bu iradesi önünde tir tir titremeli.

Haykırmakla kalınmamalı öyle kararlı bir tavır alınmalı ki bugüne dek insanlara empoze edilen, bilinç altına en ‘ideal’ diye yerleştirilen bütün bu sistemler sorgulanmalı..

Akşam yatıp sabah kalktığında aklına ilk gelenle hepimizi yönetmeye kalkan çapsızlar, kendine “abla, anne, baba, kurtarıcı” denilmesinden hoşlanan sıradan insanlara hepimizin bir sözü olması lazım. Olması lazım ki bu bir nev’i kölelik düzeni yıkılsın. Yanımızda mesai arkadaşı yapmayacaklarımız hayatımızı saniyelerle, kendi sokma akılları ile mahvedebiliyorlar ve bizler de sadece seyrediyoruz ve hatta karpuz gibi bölünüp onların ekmeğine yağ sürüyoruz..

İnsan gücünü birleştirebilse pek çok şey değişir de bunu kullanmak için ortak akla ihtiyaç var ama onu da kullanmasını engelleyenler hep şimdiye kadar başarılı oldu maalesef. İnsan akıllı olduğu kadar gücün karşısında pes etmeye de müsait. Pes etmeyenler yolunu değiştirebiliyor başarılı olabiliyor, kabullenenler ise hep kaybediyor işte...

İnsan vefalıdır ama aynı zamanda da nankör

İnsan merhametlidir ama aynı zamanda da çok acımasız

İnsan büyük bir doğa severdir ama aynı zamanda da vahşi bir tahrip edici

Barış severdir ama savaşta da gözü döner

Körkütük aşık olur ama ihanetin de alasını yaşatır

Sımsıkı bağlanır insan ama anlamsız vedalarda da üstüne yoktur

Sırtımızdan vuranlar da en çok güvendiklerimizdir hep

Yaşatır da öldürür de insan...

Hamuru ‘zıtlık mayası’ ile yoğurulmuştur. Ne kadar istese de an gelir yenik düşer eleştirdiği en pis huylarına. Şaşmaz bir kuraldır; yanar dönerdir insanoğlu. Lafta idealizmi savunur ama pratikte materyalizmin dibine vurmaktan da çekinmez. Eşitlikten yana gözükse de kendi çıkarları söz konusu olduğunda gözü hiçbir şeyi görmez, mazlumun yanında gözükür ama an gelir ezer geçer her şeyi...

Genelleme zordur ama çoğunluğun çizgisi böyledir. Öyle olmasa dünya hepimizin şikayet ettiği bir yer olmazdı.

‘İnsan insanın kurdudur” diye boşuna denmemiştir. İnsanın kurdudur da aynı zamanda  vahşice yeşili, hayvanları, doğayı kendi menfaati için katletmekten de zerrece çekinmez. Bunu yaparken hep bir geçerli nedeni de vardır insanın; kendi vicdanını rahatlattığı..

İşte bu yüzden temelde para, güç, menfaat, ezme ve ezilme üzerine kurulan bu sistem kökünden değişmelidir. Yoksa insanlık huzur bulamaz. Biri yer biri bakarken zaten asude bir hayat sürmek te mümkün değildir.

Bütün öğretiler öyle der “insan tüm canlılardan üstündür” diye. Madem öyle neden tecavüz bizde, işkence bizde, neden doğa katli bizde,  savaş bizde, yalan, ihanet, ahlaksızlık bizde?  Sizler Elfler gibi huzurla, barışla, doğayla iç içe yaşadığımızı mı düşünüyorsunuz?

Çok azdır insan hayatının, diğer canlıların yaşam hakkının her şeyden üstün olduğu iklimler. Bizim eller bu kadar şanslı değil maalesef. Öyle olsaydı yüzbinler bugün toprak altında yitip gitmez can vermez, toprak üstünde olanlar da bazı kifayetsiz muhterislerin yüzünden son günlerdeki saçmalıkları izlemek zorunda kalmazdı. İnsanı öncelemediğimiz, hayatımızın merkezine cücük, ilkel hırslarımızı ve bu sığ insanları  koyduğumuz için bu haldeyiz. Ders alır mıyız? Sanmıyorum  

Kumaş bu maalesef ama çözüm de eninde sonunda  insanda işte. Ne garip bir açmaz. Değiştirilebilir mi bu düzen? Pollyanna olmaya gerek yok. Hepimizin isteği bu olsa bile hırslarımızın esiri olmaktan kurtulmadan ve saçma sapan insanları başımıza getirmekten vazgeçmedikçe  bunu başarmamız çok zor, hatta imkansız.

“Ee madem imkansız ne diye kafamızı ütülüyorsun bir saattir?” diyebilirsiniz ama hayalde mi kurmayalım be kardeşim. “Umut fakirin ekmeği” demişler. Umarım bir yolunu buluruz yani biz bulmalıyız, onlar, çapsız siyasiler değil; yoksa bu hayat böyle gitmez...