Bülent Börek, Basın, İKM Başkanı ve İzmit’in esnafı

Başkancılık oynamak başka şeydir, BAŞKANLIK yapmak başka.

Ülkemizde, kentimizde sokağa çıksanız ve yürümeye başlasanız; elinizi kolunuzu sallarken bile en az 50’sine çarpacağınız ‘BAŞKAN’ çıkar.

Kentimizde en son sayısını 3500’den fazla olarak hatırladığım STK’lar kısa söylencesiyle, sivil toplum kuruluşları yani DERNEKLER, vakıflar ve onların başkanları…

Siyasi Partilerin geçmişten bugüne dek gelen il ve ilçe başkanları…

Öyle ki günlük konuşma dilimizde bile yerleşmiştir Kocaeli’de; herkes birbirine ‘başkan’ diye hitap eder mesela…

Peki bu başkanlar ne yapar?

Zamanını dolduruncaya, şanslıysa bir level üste atlayıncaya ya da başka biri gelip ‘başkanlığı’nı ondan alıncaya dek bünyesini temsil ettiği kuruluşun masa ve sandalyelerine sahip çıkar, biraz cebi doluysa üyelerinden istemeye gerek duymaksızın kirasını öder.

Gerisi?

Ben gerisini pek görmedim. ‘Pek’ i de cümleye kibarlığımdan yerleştirdim o da biline.

Geç ülkeyi; kentimizde binlerce olduğu bilinen derneklerin hiçbir şekilde ‘gündem’ ve ‘kamuoyu’ oluşturamadığı gerçeği de benim bu sözlerimi teyid eder.

***

Nerden açtı bu gudubet şimdi ağzını yine demeyin. Birazdan bağlayacağım umarım.

Ben açmamak için direniyorum doğrusu. Laylaylom köşe yazıları yazmayı ben de isterim kuşkusuz ama ‘hayvan terli’ -amiyane tabir için özür- Bıçak artık gerçekten kemikte. Artık öyle geliyor ki bana; söylenecek her söz söylenmiş tüketilmiş, anlamları kaydırılmış, altları boşaltılmış… Sap saman, toz-duman hep birbirine karışmış, rüzgar da dinmediğinden bu karışıklık bitmiyor, sonu gelmiyor bu saçmalığın.

İşine gelmeyen herşeyi, elinin tersiyle kolayca geçiştirmeye şu son 20 senedir iyice alışan kamuoyu denen 100 ü geçmeyecek sayıda insan; ekmeğinin peşindeki insanların üzerinde dans edip nemalanmaya da çok alıştı…

Kamuoyunun sesi olmak için ortaya çıkan (bizim site de dahil) onlarca haber sitesi de gazeteciliğin raconunu uygulamaktan bile aciz- hangi ‘kötü haberi’ yaparsak daha çok ‘tık’ alırız derdindeki panel editörleri ile gün geçiştirmekte.

Kötü haber okutur. Bu gerçek bilgi. Doğru bilgi. Okutur.

Ama yapılan haberler içerik olarak (asayiş, siyasi kişi ve olaylar, kişisel ilişkilerin ifşası vs) kötü olmasının yanında teknik ve hazırlayış olarak da kötü be kardeşim, bu kadar olmaz!

***

2000’li yılların başında bu kentte bir furya başlatıldı. Adına gazetecilik dedikleri, ne kent gazeteciliği ne enternasyonal gazetecilikle ilgisi olmayan; olsa olsa kaldırım-bulvar gazetelerinde ‘magazin’ renkleriyle bezenmiş; gazetecilikte etik kabul edilmeyen ve genel olarak ‘tetikçi’likle sahiplerine para kazandıran mecralar olmaya dönüşen gazeteler başı çekti ve çok ‘anormal zengin’ gazete patronları yaratıldı. Alan razı oldu veren razı oldu. Taaa ki ucu kendilerine dokununcaya dek.

Şimdilerde ise o gazete patronlarına karşı ‘tukaka’ diye birleşmeye çalışan aynı ekol gazeteler yaşamlarını sürdürmekte.

O furya halen diğer mayoz bölünme gibi ortaya çıkmış gazete siteleri tarafından da aynı alışkanlıkla uygulanıyor.

Bir olay oluyor. O olayın sadece bir tarafıyla görüşülüyor. Haber alınan şekliyle yayınlanıyor. Bir duyum tamamen hükmü kesilmiş bir bilgi olarak yayınlanıyor.

E böyle olunca da bendeniz nemrutun da arada zıvanaları boşalıyor. Hoşgörün.

***

Gelelim artık konumuza:

Dün, bana göre; en yukarıda yazdığım STK’lardan birinin ‘başkanı’ ile birlikte haberin muhatabına ulaşma gayreti bile göstermeden haberi yapan pek çok medya kuruluşu ortaklaşa bir suç işledi.

Yargısız infazla doğma büyüme bu kentli olan bir gencecik tertemiz esnafı, onu tanıyanlar ve ailesinin ve daha da önemlisi kendisinin şaşkınlıkla izlediği bir şekilde tek bir gün içerisinde linç ettiler.

Gazeteler tıklattıkları ‘haber’i kar saydı; başkan da ‘başkanlığın gereği’ni yaptığını sosyal medyasından paylaşıp böbürlendi ve bu harika başarılarla bu genci, bu gencin dükkanını ve günü kapayıp gittiler.

***

Fethiye Caddesi’nde doğmuş 48 yaşına gelmiş bir ablanız, kardeşiniz olarak; şu Suriyeli çocuklar meselesinde her gönlü engin TÜRK vatandaşı gibi yaşadığım ruh sıkışmasını açıklamam zor değil: Ülkeye geldikleri günden itibaren; bir yandan lanet okurken diğer yandan da ali cenaplıkla ‘İnsanlığımız’ depreşerek sahip çıkmaya çalıştığımız SURİYELİLER ve boy boy üreyip büyümeye devam eden çocukları.

***

Fethiye Caddesi esnafı bu sıkıntıyla baş etmeye çalışmaktan yıldı. Bu çocukların en iyi huylusu bile ‘tartıcı’, mendilcilik yaparken dahi esnafın müşterisini ve kendisini yıllardır taciz etmekte. Bu gerçeğe; ‘hayır, yanlış konuşuyosun’ diyecek babayiğit varsa çıksın meydana?

***

İKM Başkanı Murat Öztürk’ün sosyal medya paylaşımıyla düğmeye basılmış gibi harekete geçen birçok medya kuruluşu, aynı copy paste bilgileri ‘iddialara ve edinilen bilgilere göre’ ibaresini en başa oturtarak ama ‘BÜLENT BÖREK’in sahibi ibaresini de manşete taşımaktan gocunmadı.

Markaya vur, ses gelsin!

Vurdukları MARKA değildi. Vurdukları bu kentte çocukluğunu bildiğim; liseden ergen günlerinden beri tanıdığım, değil yumruk atmak herhangi birini ‘bilinçli bir şekilde SÖZLE BİLE İNCİTMEYE’ karakterinin müsait olmadığı, çalışkan, gencecik, tertemiz İZMİT esnafıydı oysa.

Araştırmadan etmeden, geçtim araştırmayı en azından bahsi geçen insana ulaşıp da ‘sen ne diyosun birader’ diye sormadan ‘enter’ladılar haberi yayına.

Bir tek Çağdaş Kocaeli’den Uğur Ulusoy muhatapla görüştü ve manşete çıkardı. ‘SERHAT BERDAN: KAÇMADIM, BURADAYIM, OLANLARI ŞAŞKINLIKLA İZLİYORUM’ diyordu Serhat kardeşim.

***

Serhat’a sordum “Bir anlık cinnet olabilir, söylenenlerde gerçeklik payı nedir?”

-Ablam asla yumruk mumruk olayı, kaçmak vs olmadı.

Ne oldu peki bir anlat:

“Olay dün öğle saatlerinde yaşandı. Haftalardır bu civarı mesken tutan yoldan gelen geçenden para veya yemek isteyen bu yönde müşterileri ve vatandaşı taciz eden, sonradan suriye uyruklu olduğunu öğrendiğim çocuk dün yine dükkanın önünde dileniyordu. Karnını doyurduğuna şahit olduğum için “yeter artık karnını doyurdun git artık burdan” diye kovaladım. O esnada panikle kaçarken yere düştü ben kesinlikle ona vurmadım hatta yerden kaldırmaya çalıştım ancak bağırıp çağırmaya başlayınca ben de bırakıp işimin başına döndüm, hiç bir yere kaçmadım.

Sonrasında olay polise intikal etmiş. Olayı aynı şekilde polise de anlattım hatta tutanaklarda çocuğun kendinin düştüğü benim ona vurmadığım şahit ifadesinde de var. Ailesi de şikayetçi olmadı. Basında çıkan asılsız haberleri şaşkınlıkla izledim benim ne çocuğu dövdüğüm ne de kayıplara karıştığım gerçekleri yansıtmamaktadır. Bugün basında oluşan linç kampanyasından sonra aile ile de tekrar görüşerek çocuğun bu durumdan en az zararla çıkması için destek olmaya çalıştık.”

***

Şimdi bunca uzun yazıyı okumayı azmedip başardıysanız… Google’a yazın bakalım: ‘Bülent Börek Kocaeli’

Çıkacak sonuçlarda; tek bir basın kuruluşunun dışında (Çağdaş Kocaeli – Uğur Ulusoy) hangisinde konunun ÖZNESİ olan Serhat Berdan’ın da açıklaması verilmiş?

‘Kaçıp gitti’ ‘ortadan kayboldu’ diye GAZETELERCE copy paste şeklinde damgalanıp, Kent Ticaret Merkezi Başkanı’nın ‘peşindeyiz’ ‘yavrumuzu sahipsiz bırakmayız’ ‘dükkanını kapattırdık’ cümlelerini bulacaksınız gerisini hiç aramayın!

Ayıptır hanımlar beyler! A YIP TIR!

Herkes görevini ‘Mış’ gibi yapmaktan vazgeçip ADAM gibi yapsın!

Gazeteci gazeteciliğini öyle yapsın. Kentin esnafını, ticaretini, müşterisini korumak kollamak zorunda olan başkanı da ‘hem mağdura sahip çıksın, tarafları barıştırmak amacını taşısın o zaman BAŞKAN makamını hak etsin! Dükkan kapattırdığı için ‘kahraman’ olacağını sanmayıp tersine şu pandemi ve ekonomik kriz sürecinde esnafa bir de ayrıca bu şekilde dert olan Suriyeli çocuklara başka şekilde sahip çıksın!

Sonra bak bu kadar uzun yazı çıkıyor. Yoruyorsunuz beni de okuyanı da.

***

DİPNOT: Basın ve başkan kadar ayıpladığım 3. Taraf da: BÜLENT BÖREKÇİLİK GENEL MERKEZİ’dir.

Kendi franchise anlaşması olan insanı, kendisini İKM Başkanı aradı diye araştırmadan etmeden basına açıklama yapıp ‘bizimle ilgisi yok’ diyip kendisini konudan sıyırmaya bakan Bülent Börek, size de ayıp, olmadı! Hiç yakışmadı! Markanızın reklamı da yanınıza kar kaldı.

DİPNOT 2: Serhat Berdan, dün İKM Başkanı’nı bizzat ziyaret etti, konuyu açıkladı. Başkan, sosyal medyasından sadece dükkanı kapadıkları için börek markası sahibine teşekkür paylaşımı yaptı. Bir de kendi haberini yapan gazetelerin haber linklerini paylaştı.

Serhat Berdan, dövdüğünü; ağız burun yumrukladığını söyledikleri 8 yaşındaki çocuğa ve ailesine ulaştı. Çocukta bir darp izinin olmadığı zaten bilinirken, ailesinin de bir şikayeti olmadığını bildiği halde; yaşamış olabileceği olumsuz bir durum var mı yok mu diye gitti hem onunla hem ailesiyle ilgilendi. Aşağıdaki fotoğraf da dün çekilmiştir.

DİPNOT 3: Dün Çağdaş Kocaeli Gazetesi Uğur Ulusoy'un tek gazete olarak yaptığı özel haberin linki için tıklayın:

https://www.cagdaskocaeli.com.tr/haber/6063114/bulent-borekin-sahibinden-beklenen-cevap-kacmadim-buradayim