Dünkü yazımın mürekkebi kurumamıştı ki Merkez Bankası dün politika faizini 750 puan artırdığını duyurdu ve yüzde 25 oranına çıkarttı.

Bu daha önce görülmemiş rekor oranda bir artış. Arap ülkelerini gezip para bulamayan, Avrupa Birliği kapısını çalmaya başlayan ama kısa vadede çarkları döndüremeyeceğini gören Recep Tayyip Erdoğan gene güven verdi ve söylediklerinden döndü. Bugüne kadar kesinlikle “Ben burada olduğum müddetçe yapmayacağım” dediği şeylerin tamamından döndüğü gibi bundan da döndü. Dolayısıyla bu artışla birlikte istikrarlı bir şekilde dönüşlerine devam ediyor.

Biliyorsunuz, Erdoğan Merkez Bankası’na AKP çizgisinden gelmeyen ve piyasaların kabul ettiği iki tane yetkin başkan yardımcısı atamıştı. Eğer sonuç alamazlarsa  “Aslında suç AKP çizgisinden gelenlerin değil, bu işlerden daha fazla anlayan, kendini yetkin diye pazarlayan adamların” diyebilecek.

Aslında Türkiye ekonomisi hakkında sorulması gereken çok fazla soru var. Öncelikle bu hamleler ne anlama geliyor ve sonuç alma olasılığı var mı? İkinci soru da madem bu doğruları biliyordunuz, bugüne kadar neden yapmadınız? Milyarlarca doları neden yediniz ve hazineyi niçin boşalttınız?

Aklıma Gelen İlk Soru Ne Oldu?

Merkez Bankası politika faizini 750 baz puan artırıp yüzde 25’e  çıkartınca aklıma ilk şu soru geldi: Zaten bunları AKP çizgisinden gelen Naci Ağbal yapmaya başlamıştı. Bunlar söz dinlemiyor diye ekonomist cumhurbaşkanımız Erdoğan onu görevden aldı.

Ne yaptı?

Naci Ağbal’ın yerine ekranlarda artık karikatürize olarak anlatılan bir adam var; çıkıp “şakkadanak 100 milyar dolar bozacaksın, 50 milyar dolar bozacaksın” diyen adamın dediğini yaptı. Dünya çapında ekonomistlerin  yaptığı yorumlar ve açıklamalar var, onları dinlemedi ve şakkadanak 100 – 150 hazinedeki dövizlerin tamamını bozdular, yetmedi kur korumalı mevduat diye 80 öncesi Demirel döneminde Türkiye’yi daha önce bir kere iflasa sürüklemiş olan bir modeli kahramanlık ve başarı hikayesi olarak sundular. Kur korumalı mevduat modeli de iflas etti, şimdi onu da kaldıracağız diyorlar. Fırıldak gibi art arda U dönüşleri yapmaya başladılar.

Erdoğan Deneme Yanılma Yöntemiyle mi Bu Noktaya Geldi?

Hayır! Erdoğan bir ekonomist değil ama İktisada Giriş kitabındaki çok basit şeyleri iyi bilen tecrübeli bir devlet adamı diyelim. Bunları çok çok iyi biliyordu, bile bile, kasten hazineyi boşalttılar, döviz rezervlerini sıfırlattılar, bilmediklerinden değil, AKP ve Erdoğan’ı seçim öncesi başarılıymış gibi göstermek ve kuru dengeleyebilmek için bu yola girdiler. Aslında hukuku askıya aldıkları gün, yargıyı saraya bağladıkları gün, demokrasiyi bir oyuncak haline getirip parlamentoyu işlemez bir enstrümana çevirdikleri gün ülkenin iflas edeceğini zaten biliyorlardı.

Nereden mi Biliyorlardı?

Zaten öyle bir ülkeyi devralmışlardı. Zaten askeri vesayet altında oyuncağa çevrilmiş Türkiye iflas etmişti, bunu bilmeme ihtimalleri yok. Bunu bile bile yaptılar, kendilerinin hukuka ve demokrasiye dönme ihtimali kalmadığı için şanslarını zorlayıp otoriter bir rejimle devam ettirdiler. Kendilerini başarılıymış gibi gösterebilmek için Avrupa Birliği’nin muazzam etkisiyle 2005- 2010 yılları arası oluşan ekonomik başarıyı bozuk para gibi harcayıp kendilerinin PR’ını yapmayı tercih ettiler.

Piyasalar alt üst oldu ve normal şartlar altında Erdoğan’ın bu kadar geri adım atma ihtimali de yoktu. Nereden biliyorum bunu? Bu kararların görece olarak pozitif etkileri olacağı gibi negatif etkileri de olacak. Büyümeyi yavaşlatacak, büyüme zaten durdu da çok daha aşağı çekecek. Erdoğan yerel seçim öncesi aslında bu kadar keskin bir U dönüşü yapmak istemiyordu. Ama sosyal medyaya da düştüğü gibi Mehmet Şimşek tarafından veya AKP tarafından reddedildiği için çok fazla dile getirmemek gerekiyor ama Mehmet Şimşek’in istifa ettiği, “Böyle giderse ben görevi bırakırım” dediği söylentilerinin oluştuğu bir dönemde bu politika faizinin artışı geldi. Rasyonel politikalara mütemadiyen başlanıldığı gibi dönülmeye devam edildi. Yani belki Erdoğan bu kadar keskin bir dönüş yapmayacaktı ama görünen o ki Mehmet Şimşek ağırlığını koydu, kurmaylarıyla birlikte direnme kararı aldı.

Ne Yapıldı?

Döviz durdu hatta düşmeye başladı. Bu durum bir müddet daha böyle gidecek. Ne kadar? Bir sonraki Para Politikaları Kurulu toplanıp bazı kararlar alarak yönü belirleyinceye kadar. Özetle şunu söyleyebilirim; AKP ve Erdoğan’ı başarılı gösterebilmek için en az 150 milyar dolar daha, daha fazla olduğunu tahmin ediyorum, dışarıdan alınan borçlarla birlikte, döviz rezervi eritildi, kur korumalı mevduatla birlikte vatandaşların verdiği vergiler zenginlere ödenek olarak aktarıldı ve hazinenin içi boşaltıldı. Bunlar sadece bir şey için yapıldı. Sadece bir şey için. Erdoğan “Ben ekonomistim” dediği ve başarılıymış gibi gösterilmek zorunda olduğu için yapıldı.