Su, bu dünyada nefes alan her canlının vazgeçilmez ihtiyacı. Yaşamak için köklerinden güç alan bir bitkinin, nefes almak için solungaçlarını çırpan bir balığın, hayatta kalmak için suya muhtaç olan insanoğlunun en büyük yaşam kaynağı.
Peki biz, küresel ısınma ile dengesini bozduğumuz bu dünyada her geçen gün bir adım daha yaklaştığımız kuraklık felaketi ile ne zaman yüzleşeceğiz?
İlkokulda her birimize gösterilen, denizlerin yerini toprak yığınlarının, çatlak zeminlerin aldığı o görsellerin bize artık yarından da daha yakın olduğunun bilincine ne zaman varacağız?
Bir şişe su almak için destelerce para bırakmak zorunda kaldığımız, duş almanın bir lüks haline geleceği, çocuklarımızın denizin, okyanusun ne olduğunu bilmediği, insanların artık para, güç, toprak için değil su için birbiri ile savaştığı o günler geldiğinde farkına varacağız. O zaman anlayacağız ‘su’ yun ne denli kıymetli olduğunu, elimizi yıkarken fazladan harcadığımız beş saniyenin bir ömre bedel olduğunu.
Her zaman olduğu gibi yine iş işten geçtiği zaman farkına varacağız yaptığımız hataların bize getireceği o kurak geleceğin. Yine geç kalacağız bir şeyleri düzeltmek için adım atmaya ve adım atmaya yelteneceğimiz o gün her şey için ne yazık ki çok geç olacak…