Istakoz ve Tırtıl

Önce birkaç soru…

Bizi güçlü yapan yediklerimiz midir yoksa hazmettiklerimiz mi?

Bizi zengin yapan kazandıklarımız mıdır yoksa biriktirdiklerimiz mi?

Bizi bilgili yapan okuduklarımız mıdır yoksa özümsediklerimiz mi?

***

Gerçek o kadar değerlidir ki etrafında yalanlardan oluşan koruma duvarları vardır. Özellikle de rahatımız bozulmasın diye inandığımız kendi yalanlarımız…

Gerçek olan şey, hep direndiğimiz hayatın karşı konulamaz kuralı olan değişimdir. Biz istesek de istemesek de yaşadığımız çevre, koşullar, ilişkilerimiz ve konumumuz değişir. Hayat bir şekilde bizi sürekli değişime zorlar.

Pek çok insan içinde bulunduğu ortamın hiç değişmeyeceğini sanır. Değişen koşullara uyum sağlamak yerine mevcut durumu korumaya çalışarak değişime direnir. Oysa sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik, teknolojik ve daha birçok alanda sürekli ve hızlı değişimler yaşanırken sistemler, yöntemler, teknikler ve bilgi sürekli değişirken insanın değişmemesi mümkün mü?

Değişimin en büyük düşmanı alışkanlıklarımız ve korkularımızdır. Alışkanlıklarımız o kadar güçlüdür ki çoğumuz bunları aşmakta zorlanır.

Değişim zordur, zahmetlidir ve belirsizlik içerir. İnsanların çoğu ne kadar zor şartlarda yaşarsa yaşasın, ne kadar ezilirse ezilsin değişimin belirsizliği karşısında kendini güvensiz hissederek korkar.

Her değişimin önündeki en büyük engel, zihinlerdeki dirençtir. Bilgisizlik de değişime karşı direnci artırır.

Unutmayalım ki, değişime en çok direndiğimiz şeyler, değiştirmeye en çok ihtiyacımız olan şeylerdir!

***

Istakozun nasıl büyüdüğünü bilir misiniz?

Çok hassas olan ıstakoz, onunla eş zamanlı büyüyemeyen sert bir kabukla beraber yaşar. Istakoz büyüdükçe, genişleyemeyen kabuğun içinde sıkışır. Bundan rahatsız olan ıstakoz, bir kayanın altına girer ve üstündeki kabuğu atıp daha büyük bir kabuk inşa eder. Istakoz her ne kadar yeni bir kabuk yapsa da eninde sonunda mevcut kabuğu da ona dar gelip rahatsız etmeye başlar ve yeni bir kabuk yapar. Böylelikle, ıstakoz kabuk değiştirdikçe büyümeye devam eder. Yani, ıstakozun büyümesini sağlayan en önemli şey, kabuğunun onu rahatsız etmesidir.

***

Rahatsızlık, aynı ıstakozdaki gibi insanları da değişim için uyarır. Kendimizi rahatsız hissetmezsek değişemeyiz ve gelişemeyiz.

Yani, “olduğumuz gibi kalarak olmamız gereken şeyi olamayız!”

Sonuçta, daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz…

***

Yeni varoluşçuluk akımının kurucusu İngiliz yazar Colin Wilson der ki “Kelebek bir defa kanatlandı mı, bir daha asla tırtıl haline gelmez”.

Demem o ki…

Kelebek olmak için önce tırtıl olmak gerekir ama her tırtıl kelebek olamaz. Kelebek olmak için, ıstakoz gibi, kozasından rahatsız olması, değişmek istemesi ve tırtıllıktan vazgeçip kanatlanması gerekir.

İnsanlar da aynı ıstakoz ve tırtıl gibidir! Rahatsızlığını değişim için kullanması gerekir…

İnsan gelişmedikçe toplum da gelişmez. Toplum gelişmedikçe ülke de gelişmez.

Kelebek olamadan tırtıl olarak ölüyoruz farkında mısınız?

Artık kanatlanma zamanı gelmedi mi?

***

Bugün 54 oldum. Seneye ne olurum kim bilir…