Kadın demek, her zorluğa göğüs geren, etrafındaki seslere rağmen yılmadan yoluna devam eden demek.
Küçücük bir çocuğa dünyaya gözlerini açtığı günden itibaren rehber olan, ona koşulsuz sevgisini veren demek.
Kadın demek toplumdaki o bilinçsiz seslerin hunharca yükseldiği o anlarda “sen annesin, çocuğuna bak yeter” söylemleri arasında kaybolmadan kendini var etmeyi başaran demek.
Kıyafeti yüzünden aşağılanan, sokağa çıkmaya çekinecek kadar korkutulan, ölümle her gün burun buruna yaşayan ama yılmadan yaşamaya devam eden demek.
Tüm zorluklara rağmen okuyan, okutan, eline mesleğini alan demek. Engelleri tek başına aşarak zorla da olsa iş dünyasında kendi yerini tırnaklarıyla kazan, kendi kendini var etmeyi bilen demek.
Kadın demek var olmak demek, hem anne olmak, hem iş kadını olmak, hem eş olmak, hem küçük bir kız çocuğu olmak demek. Toplumun direttiği o sıfatlardan kurtulamamak, tüm o sıfatlarla birlikte yaşamak zorunda kalan, tüm o sıfatlara rağmen dik duran demek.
“Kadın” demek kolay, kadını küçümsemek, kadını ikinci plana atmak, kadının yerine bir erkeği koymak, kadının varlığını toplumdan silip atmaya çalışmak kolay ama tüm bunlara rağmen ‘Kadın olmak’ zor bu dünyada.
O yüzden bir gün değil her gün, her birimizin tüm bu zorluklara rağmen bu dünyada kadın olmayı başardığımız için başarılarımız, başarısızlıklarımız, varoluşumuz eşliğinde günümüz kutlu olsun.
Toplumdan yükselen o seslere inat, günümüz her gün kutlu olsun.
‘Kadın değil miyiz, her birimiz mükemmeliz!’