Çokk uzaklarda mı kaldı artık, bilmiyorum?
Küçük bir Ege kasabasında bir kaç özel dostla geri kalan hayatı paylaşmak
Ayaklar suda, elde kadehler, gün batımı kahkahalar atarak sabahlara kadar muhabbet
Hep beraber o mucize şarkıları mırıldanmak
Beyaz badanalı küçücük evlerde imbatla harika sabahlara uyanmak
“Bir kaç kızarmış ekmek biraz da peynir aman efendim ne güzel yenir” tekerlemesi ile çiçekli, yaz örtülü masalarda kahvaltıya oturmak..
Sustu epeydir başımızda esen bahar yelleri; dönüp “haydi es be artık” demeye bile cesaretim yok
Akasya kokan sokaklarımda artık yürümeye hevesim yok...
Martılar da sessiz mi bu aralar anlamadım? Sanki kanat çırpmıyorlar..
Çıt çıkmıyor kuytusunda gönlümün epeydir, duyamıyorum sesini nedense
Pır pır atan yüreklerimize ne kocaman hayatlar sığdırmıştık halbuki, çılgınlar gibi koşarken papatyalar arasında...
Yürek yüreğe hani ters yüz etmeye söz vermiştik şu lanet dünyayı..
Hani yeni şiirler yazacak, yeni şarkılar söyleyecektik
İsyankar ruhumuzun o aşüfte renkleri ile boyayacaktık ya hani her yeri
Senin eteklerinde hep yaz, ben de ise hep ilkbahar olacaktı hani?
Kışlar da güzel be ama sen yine yazları büyüt içinde e mi...
Yağmurlarda ıslanıp, çılgınca dans edecektik ya hani hep ‘sonbahar’ kokan sokaklarında bu şehrin
Hafif meşrep kahkahalar atacaktık, varsın ayıplasınlardı bizi..
Kaybolacaktık aşkın kutularında ya; söz vermiştik birbirimize unuttun mu?
Nerde hani o düşlediğimiz mavinin kıyısında erken demlenmeler
Kör kütük sarhoş olup bi ağlayıp bi gülecektik ya hani deliler gibi gece kavuşurken sabaha...
Taksim de buluşacaktık güya hepimiz, dünyanın öteki ucunda olsak bile uçup gelecektik o baharda
Kahkahalarla çınlatacaktık İstanbul’u; o da yalan oldu...
Düşe kalka yürüdüğümüz bu hayat çokça yabancı sanırım bize artık
Düşlerimiz bu değildi, umduklarımız bu değildi
Galiba beceremedik...
Var mı bi ihtimal bundan sonra?
Yeniden açar mı papatyalar?
Erguvanlar boyar mı baharda yine Boğaz’ı Kandilli ’den Aşiyan’ a?
Gitme umudum; sen kal bari yanımda
Yeniden açar belki gönlümün filizleri
Kemanın sesi karışır belki inleyen namelere bir daha
Yakamoz da belki vurur yeniden senin beyaz tenine
Öpüşürüz belki deliler gibi kan kırmızı akşamlarda
O deli dolu sabahlara uyanırız belki yine
Umut kaf dağının ardında olsa da
Tut elimden hadi bari sen gitme kal...
Yorumlar (1)