Mustafa Kemal Atatürk...

Kasım'ı ne kadar sevmiyorsam ki en kıymetlimizi almıştır bizden, Ekim de benim için bir o kadar özeldir. Sanıyorum sizler için de öyledir bu ay.

Hoş “ayların ne günahı var?” diyeceksiniz de, haklısınız ama işte onlara sitem edebiliyorum ancak...

Koskoca bir ulusun, derler ya hani “makus talihinin değiştiği olağanüstü tarihi günlerdir” bu günler

Ölümünün üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen, onunla birlikte tarih sahnesine çıkan pek çok lider çoktan unutulduğu halde O, unutulmayı bırakın bir kenara, hala ilkelerinin, devrimlerinin peşinden gidilen bir insan olmayı başarmıştır. Sadece ülkemizde değil bütün dünyada hala ardından özenle, saygıyla konuşulan bir lider olmak ancak yüzyılda bir kişiye nasip olur ki o da büyük Mustafa Kemal Atatürk’ tür..

Hoş onu unutturmak, bu ülkeye yaptıklarını küçümsemek için bin türlü dalavere çevirerek, ayak oyunları ile onu kalplerimizden atacağını sanan vatan hainleri ile doludur bu ülke ama onun yürekli evlatları olarak bizler kanımızın son damlasına kadar buna izin vermeyeceğimizi her defasında yüzlerine haykırmaktan şeref duyuyoruz...

Asla ve asla pes etmeyecekler, onu ve devrimlerini gölgelemek için her türlü haltı yiyecekler ama bu çabaları sadece ve sadece bizim onun yolundan yürüme azmimizi kamçılayacaktır. Maalesef bunu bile idrak edemeyecek kapasitede olan bu insanlarla mücadele etmek zaman israfı olsa da biz yolumuzdan milim geri adım atmayacağız..

Herkes şunu aklından çıkarmasın. Bu ülkede her nerede nefes alıyorsak, hangi makamı, belki de gereksiz yere, işgal ediyorsak edelim bu onun ve ona inanıp özgürlük yolunda onunla beraber savaşan devrin asil Türk insanlarının sayesindedir.

Bugün ortalarda “ben liderim” diye dolanan her kim varsa ki, her birini diğerinden ayırmadan rahatlıkla söyleyebilirim ki, bırakın onun tırnağı olmayı, kestiği ucu bile olamaz...

O koca bir ulusu çağdaşlık ve özgürlük yolunda büyük devrimlerle hem de en zor zamanlarda dönüştürmeyi başarmış, yoktan kendine yeten bir ülke haline getirmiştir ki bütün dünya bu idealist yaklaşımlarından dolayı hala önünde saygı ile eğilmektedir. Ve hala mazlum uluslar onun devrimlerini örnek almaya devam etmektedirler. Çünkü onun destanları da, bayramları da, devrimleri de gerçekti. Sadece içimizdeki hainlerdir ona karşı çıkan...

Onun genç yaşta vefatından sonra bu ülkeye lider olarak kim geldiyse taş üstüne taş koyacakları yerde hep onun inci gibi işlediği taşları, kendi siyasi çıkarları uğruna, tek tek sökmeye çalışmışlardır. Geldiğimiz duruma bir bakın, bakın ama en objektif halinizle, durumun vahametini göreceksiniz...

Amma enseyi asla karartmak yok. Bugünler elbette geçecek ve kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla onun emanetini onun istediği yerlere getirmek için ne gerekiyorsa fazlasıyla yapacağız. Bu apaçık ortadadır çünkü başka bir seçeneğimiz yoktur..

İçimizdeki hainler onun yolundan geri dönmemizi asla sağlayamayacaklar ve onun da dediği gibi “geldikleri gibi gideceklerdir..”

Devrimlerinin, bizlere emanet ettiğin bayramlarının yıldönümlerinde sana bir rahmet bile okumayan, saygıyla adını anmayan korkak hainler şunu kafalarına mıh gibi çaksınlar ki; yolun yolumuzdur...

Hele ki dünyanın uzun yıllardır içinde bulunduğu ‘barıştan uzak, savaşa yakın’ zavallı durumuna bakarsak onun ‘Yurtta sulh, Dünyada sulh’ politikası ne kadar da büyük anlam kazanıyor apaçık ortada..

Her zaman rahmet ve minnet sana, kahraman silah arkadaşlarına ve ideallerine inanarak seninle ‘barış ve özgürlük’ için savaşan asil Türk ulusunadır...

Asırlık cumhuriyetimizin yüzüncü yaşını kutlamaya hazırlandığımız bugünlerde söylemekten utananlara inat son nefesimize kadar gururla haykırıyoruz ki “Ne mutlu TÜRKÜM” diyene...