Bugün Can, Yarın Sen!

Can Atalay hukuksuzca tutulduğu cezaevinden çıktığında TİP Kocaeli İl Örgütü olarak kendisine çok sayıda gündem maddesi ileteceğimiz aşikâr.

Zira Can Atalay, kent hakkı mücadelesinin en deneyimli isimlerinden biri. Kendisiyle kentimizi yaşanmaz bir hâle getirmeye çalışan belediyelere, şirketlere ve Saray Rejimi'ne karşı nasıl mücadele etmemiz gerektiğini ve bu mücadelenin tüm kentte hangi yollarla örgütlenebileceğini konuşacağız.

Örneğin, kentimizdeki barınma krizini konuşacağız.

Başiskele ve Kartepe’deki son model arabaların, devasa villaların ve yüksek güvenlikli sitelerin sayısı her gün artarken ev kiraları neden hâlâ pahalı? Yurttaşlara elektriği ve suyu bile her gün yaşanan kesintiler sebebiyle gerektiği gibi götüremeyen yerel yönetimler, müteahhitlerin plansız mega projelerine neden göz yumuyorlar?

Hemen ardından kentimizdeki ekolojik krizi konuşacağız. En başta Haddehane... Tahir Büyükakın gibi, Saray tarafından korunup kollanan ve kenti yok etmeye muktedir bir projeye karşı ses bile çıkaramayan belediye başkanları ile nasıl mücadele edeceğiz? Fulacık ve Süleymaniye köylerini, tarımı ve ekosistemi yok edecek santral projelerinden nasıl kurtaracağız? Dilovası'nı ve Arslanbey'i organize sanayi bölgelerindeki hava kirliliğinden nasıl özgürleştireceğiz?

Kuşkusuz, kentimizdeki iş cinayetlerini konuşacağız. Kendisine, limanlarda işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyulmaması sebebiyle öldürülen işçileri anlatacağız. Toprak Mahsulleri Ofisi'nde yaşanan ve iki işçinin hayatını kaybettiği patlamada ihmali olanlardan hesap soramayan yargının karşısına çıkacağız. Kenti lojistik merkezi hâline getirmekle övünen Erdoğan'ın yarattığı ölüm havzasını, yeniden bir "işçi kenti" yapmanın yollarını tartışacağız.

Can'a, milyonluk yatırımlar ve kapalı ihaleler üzerinde yükselen SEPAŞ'ın aldığı şikâyetleri anlatacağız. Temiz ve ücretsiz enerjinin temel insan hakkı olduğunu ve bu hakkı para karşılığı, hem de kesinti ve arızalar ile satan şirketlere karşı mücadele edilmesi gerektiğini hep birlikte haykıracağız.

Körfez’deki TOKİ mağdurlarının hâlini konuşacağız. Sattıkları vaatlerin hemen ardından insanların nasıl yalnız bıraktıklarını anlatacağız. Yuvam Akarca’da yükselişi durdurulamayan aidatların hesabını nasıl sorabileceğimizi tartışacağız.

Can o zindandan çıktığında kendisiyle konuşacağımız pek çok şey var. Biliyoruz ki o da mücadeleye hazır. Bu hukuksuzluğun son bulmasını ve Anayasa Mahkemesi kararının bir an önce uygulanmasını bekliyoruz. Kenti bu talan düzeninden kurtarmak ve "işçi kenti" Kocaeli'ye kavuşmak için...

Özetle, Can bu memleketin ortak davasıdır.

Can’ın Anayasa Mahkemesinin ihlal kararına rağmen rehin tutulması yarın farklı bir şekliyle seni bulacak.

Birkaç ağaç meselesi değil, adalet mücadelesi!