ALTIN PORTAKAL, ÜSTÜN MANDALİNA -2

Kızıyor bana Duygu Mert. “Kaç zamandır sinema dünyasında neler oluyor, filmlerle ilgili ne gelişmeler var; hiç yazmıyorsun” diye. Peki, yazayım.

Çoğunluğun malumu olduğu için girizgahı kısa tutayım: Altın Portakal Film Festivali’ne kabul edilmiş belgesel bir film (Kanun Hükmü), KHK mağduru iki vatandaşın yaşadıklarını anlattığı için festivalden çıkarılıyor. Jüri, film geri alınmazsa; görevlerinden çekileceklerini açıklıyor. Akabinde bir çok yapımcı ve yönetmen filmlerini festivalden çektiklerini açıklıyor. Sonra festival yönetimi filmi festivale geri alıyor. Sonra Kültür Bakanlığı festivalden desteğini çektiğini açıklıyor. Film tekrar festivalden çıkarılıyor. Jüri başkanı Demet Akbağ istifa ediyor. Ve nihayetinde belediye başkanı tarafından festival yönetiminin de görevlerinden alındığı açıklanıyor.

Buraya kadar bir şey anladınız mı? Yok, ben yazarken anlayamadım da; problem bende mi diye bir de size sorayım dedim.

Tüm bunlara gerekçe gösterilen şey, mağdurlardan birinin devam eden bir davası olması. Kaldı ki festivalin yönetmeni sonradan “Yokmuş meğer devam eden böyle bir dava” diyerek filmi geri alıyor. Sonra neden tekrar çıkarıldığı meçhul. Değil de, “meçhul” diyelim hadi.

Arkadaşlar, sanat böyle bir şey değil. Biri çıkar, bir şeyi kendi perspektifinden aktarır. İtirazınız varsa siz de çıkar, kendi perspektifinizden anlatırsınız. Seyirci hangisine ikna olursa, onu baş tacı eder. Gönlüne güvenen borazancı başıdır yani. Bu, işin bir kısmı.

Başka? “Sanata desteğimiz sonsuz, ama sanat provokatif olamaz”. Olamaz mı? “Fight Club-Dövüş Kulübü” ne abi o zaman? “Network-Şebeke” ne? “V for Vendetta” ne? “Hababam Sınıfı” ne, “Hababam Sınıfı”?

“Hayatta ve süren davası olan kişi…”. Mark Zuckerberg’in dolandırıcı olduğunu ve Facebook projesini okul arkadaşından arakladığını ima eden değil, alenen anlatan film çekti David Fincher (The Social Network). Senaristi Oscar kazandı (Aaron Sorkin). Görevdeyken George W. Bush hakkında belgesel çekti Michael Moore. Hem de 9/11’de alenen zaafı olduğunu anlattığı. Cannes’dan Altın Palmiye çıkarttı.

Dürüst olalım kardeşim, bir tek kültür-sanat kaldı istediğiniz gibi tanzim edemediğiniz. Böyle mis gibi bir muhalefet varken, onu da aradan çıkartmak istiyorsunuz.

Sinema yazısı istiyordun Duygu, buyur sana sinema yazısı. Sinemayla ilgili yazılacak tek şey bu bugün. Bana sövme, malzeme bu.