Hiç farkında değiliz ama hayatımızın üçte birini uyuyarak geçiriyoruz. Ömrümüzün büyük bir çoğunluğunu uykuya ayırmamıza rağmen neden uyuduğumuzu aslında hiç birimiz tam olarak bilmiyoruz galiba.
Uykunun hayatımızdaki yeri aslında tahmin ettiğimizden de büyük. Düzenli ve sağlıklı bir uyku düzenine sahip olmak yaşayabileceğimz çoğu fiziksel rahatsızlığın önüne geçmesinin yanı sıra psikolojik olarak da mental sağlığımızı daha iyi bir düzeyde tutmamıza yardımcı olmaktadır.
Fazlaya kaçmadan yeteri kadar uyumak, günlük hayatımızdaki stres seviyesini, gün içinde her birimizin boğuştuğu yorgunluk ve sürekli uykulu hissetme halini minimuma çekecek bir güce sahiptir. Tüm bunların yanı sıra daha odaklı ve verimli bir yaşam, daha sağlıklı ve pozitif bir hayat sürmemizin de anahtarlarından biridir aslında ‘uyumak’.
Kimimiz yorgunluğumuzu gidermek, kimimiz günü sonlandırmak için başımızı yastığa koyuyoruz. Bazılarımız ise unutmak, bazılarımız ise hatırlamak için. Çünkü aslında uyumanın biyolojik bir ihtiyaç olmanın yanı sıra insanın unutmasını ya da hatırlamasını sağlayacak bir gücü de bulunmaktadır. Bu yüzdendir belki kötü bir olay yaşadığımızda bazılarımız hemen başımızı yastığa koyup sonlandırmak isteriz o günü, uykuda unutmak isteriz. Yeni bir güne gözlerimizi açmak, yeniden başlamak isteriz. Bu çerçeveden ele alındığında aslında uyumanın bir biyolojik ihtiyaçtan çok daha fazlası olduğunu söylemek gerekir. Sağlam bir psikoloji, sağlıklı bir mantaliteye sahip olmak için başlıca gereksinimlerimizden biridir uyumak.
Kısa bir girişle bir nebze de olsa saatlerimizi verdiğimiz bu aktiviteye karşı bir merak uyandırabildiysem içinizde, üzerine yazılan binlerce kitap, üstüne yapılan yüzlerce araştırmadan birini açıp okumanızı öneririm her birinize. Belki o zaman kendi içimizde neden uyuduğumuz sorusuna bir cevap bulur, hem mental hem de fiziksel sağlığımız için uyku düzenimizi radikal bir şekilde değiştirmek adına ufakta olsa bir adım atarız…