29 Ekim 1923 te kurulan ve 29 Ekim 2023’te 100. Yılını kutlayıp,  ikinci yüzyıla başlayacağımız Demokratik Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetimizin için çok büyük önem taşıyan bir seçim gerçekleştireceğiz.

Normal zamanı 18 Haziran olan ancak, 14 Mayıs 2023 tarihinde erken seçim olarak yapılması öngörülen seçimde Cumhurbaşkanı ve Milletvekili genel seçimleri için oy kullanacağız.

Seçimle ilgili yazımın ilk bölümünde millletvekilliği seçimleri için değerlendirmede bulunmuştum.

Bugünkü yazımda Cumhurbaşkanlığı seçimi ve yönetim sistemi ile ilgili görüşlerimi paylaşacağım.

Öncelikle şunu vurgulamak istiyorum.

14 Mayıs’ta yapılacak seçim,

Türkiye’nin geleceği açısından,

Çocuklarımızın, torunlarımızın ve onların çocuklarının geleceğini ilgilendiren bir seçim olacak.

İşte bu nedenle,

Yok şu siyasi partiye kızıyorum, yok şu siyasi parti yanlış yöntemle liste yaptı, yok şu aday geçmişte şöyleydi böyleydi kökeni şöyle gibi sudan bahaneler üretmek lüksüne sahip değiliz,

Bu nedenle çok önemli mazereti olanların dışında oy kullanma hakkına sahip olan herkes sandığa gidip oyunu kullanmak zorundadır.

Seçimde,

Türkiye bundan sonra mevcut siyasi anlayış ve yönetim modeli ile mi yoluna devam edecek?

Yoksa Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet yeniden fabrika ayarlarına mı dönecek?

Ülkemizin seçmeni buna karar verecek.

Cumhurbaşkanlığı seçimine bu açıdan bakarsak,

6’lı masa olarak adlandırılan “Millet İttifakı” adına dönüşen 6 siyasi partinin ortak adayının kim olacağı çok fazla önem taşımıyor.

Diğer açıdan bakarsak,

Liderin öne çıktığı Türkiye’nin bu günkü yönetim şeklinden memnunsanız, 14 Mayıs’ta gidip, Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan’a oyunuzu vereceksiniz.

Değerli okurlar,

Görüşleri, programları, tüzükleri, tabanları, üyeleri, sempatizanları birbirinden farklı düşüncede olan 6 siyasi partinin ülkemizin daha iyi yönetilmesi demokrasinin tüm kurumlarıyla işlemesi için oluşturduğu birlikteliğin önerdiği “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi”nin önemi nedeniyle “Cumhurbaşkanı Adayı”nın kim olacağı çok büyük bir önem taşımıyor.

Yapılan açıklamalarda, ortak metinlerde bunu çok net görebiliyoruz.

İşte bu nedenle, 6 siyasi partinin oluşturduğu “Millet İttifakı”nın açıklamakta geciktiği yolundaki eleştirilerin de çok boş ve gereksiz olduğunu düşüncesindeyim.

Aday ismi yerine 6 siyasi parti ülkemizi hangi ilkelerle yöneteceğini taahhüt ederek seçim öncesinde çok önemli bir mutabakatla seçmenden destek istiyor.

6 farklı anlayışı olan siyasi parti “Millet İttifakı” ismiyle,

Türkiye’de nelerin değişeceğini anlatıyor.

Omuz omuza olarak halka birlikte söz veriyor.

Son örneğini ise “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” oldu.

6 liderin katılımıyla Ankara’da 9 ana başlıkla 2 binin üzerinde maddeyi içeren 244 sayfalık adeta “Hükümet Programı” paylaşıldı.

Bu metinde de gördük ki,

Millet İttifakı’nın çıkartacağı aday kim olursa olsun seçimi kazınırsa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yerine Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem gelecek.

Bu yeni sitemle Türkiye’yi yeniden rayına oturtacak.

Millet İttifakı bileşenlerinin bu konuda son derece samimi olduklarına artık herkesin inanması gerekiyor.

İşte bu saptamam sonrasında sandığa gidecek seçmene şunu öneriyorum…

14 Mayıs’taki seçime kadar her gün kendi kendinize sorun.

Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorum?

Bu soruya vicdanınızda bugünün Türkiye’sinde her şeyden memnunum diyorsanız, Ülkemizin çok ehil ellerde çok iyi yönetildiğini düşünüyorsanız,

Ekonomik olarak çok rahatım, param var istediği alabiliyorum diyorsanız,

Gidip Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir kez daha yetkiyi verirsiniz.

Ben buna saygı duyarım…

Ancak,

Ülkemizin bugünkü yönetim biçiminden memnun değilseniz,

Bu aşamada Millet İttifakı’nın, adayını tartışmadan gidip oyunuzu kullanmalısınız.

Millet İttifakı’nın adayını tabi ki merak ediyorum.

Fakat aday kim olursa olsun, bu ittifakın belirleyeceği adayın, mutlaka raylarına oturması gereken güzel ülkem için tercih edilmesi gereken isim olacağına inanıyorum.