Her şeye rağmen yaşamak ne güzel şey be
Nefes almak ne güzel
Soluğunu soluğumda, terini tenimde hissetmek; “güzel” demek az kalır ki..
Çiçekler güzel
Böcekler güzel
İçimde pır pır eden kelebekler ne güzel
Deniz hele; her zaman güzel
Ellerimin arasından kaçan akşam güneşi zaten hep muhteşem, avucuma doğan buz kırağı sabahlar da...
Gökkuşağı baharlar da
Bitmek bilmeyen lanet yollar da
Mavi de
Kara kışlar bile ne güzel...
Sabahın teklifsiz yüzüme çarpan ayazı da öyle..
O da öyledir ve O hep ordadır;
Hüznümün de
Kahkahalarımın da
Sevdalarımın da
Kavgalarımın da, inişlerimin de, çıkışlarımın da yegane şahidi...
Güneş bazen; o da bulutlar yol verirse
Ay bazen; o da eğer gece “gel” derse
Yağmur; toprak çağırırsa
Kar; işte kış azar kudurursa..
Ama ‘O’ öyle mi ya; güneşin, ayın, yağmurun, bulutların, kuşların, öfkeli rüzgarların ve benim ezeli ve ebedi ev sahibim.
Şımarık güneşe, romantik aya, disko topu çılgın gecelere, sağı solu belli olmayan gündüzlere gıkını çıkarmaz, sıkılırsa da sepetleyiverir. Ara sıra maviye, bazen kurşuniye, bazen de kızıla boyanır; canı nasıl isterse öyle...
Bunaldığım zaman, gözlerimi kapadığımda hayallerimin en büyük yoldaşı. İsyanlarımın, şarkılarımın, ihanetlerimin tek şahididir hep O...
Bir tek ondan saklayamam;
Gece yastığımı ıslatan göz yaşlarımı
Kuytularda üstüne titrediğim aşklarımı
Yanağına kondurduğum öpücüklerimi
Saçını okşadığım titreyen ellerimi
Alev alev yanan tenimi
Bir tek ondan saklayamam..
Şahidimdir sevgili müebbet geçmişimin
Şahidimdir kimselere demediğim sırlarımın, savrulup giden yıllarımın
Deli dolu yaşadığım günah gecelerimin
Kör kütük sensiz uyandığım sabahlarımın
Şarabın dibine vurduğum hovarda akşamlarımın şahididir...
Bir tek ondan saklayamam;
Geceyi yırtan tiz çığlıklarımı
Haksızlığa baş eğmeyen deli isyanlarımı
Zincirlere vuramadığım öfkelerimi
Seni...
Bilir o beni
Nerde olsam görür o beni
Saklayamam ki kendimi ne kadar uğraşsam da; sezer o beni..
Yalan da söyleyemem, rol de yapamam; anlar o beni
“Git” başımdan da diyemem, gidecek yeri de yok ki zaten...
Bir de nasıl saklayayım ki kendimi?
Ruhum da bedenim gibi onun önünde;
Öyle çaresiz
Öyle tarifsiz
Öyle çırılçıplak ki
Hemen tanır o beni....