Türkiye’nin sosyolojik çivisi gerçekten çıkmış. Aklını yitirmiş, askıya almış bir toplum ve elitleri var. Elitlerin aklı başında olur da toplumu bir yere çeker diyeceğim ama o da yok.

Ülkenin kadın voleybol milli takımı Avrupa şampiyonu olmuş, ülke bunun üstünden ikiye bölünmüş, sevinemiyor. Birbirlerine girmişler laf sokma yarışındalar. Bu noktada korkunç bir ikiyüzlülük var. Tescilli hırsızlar ve tescilli hırsızların tescilli fetvacıları ahlak pazarlamacılığı yapıyorlar. Yani işledikleri cürüm gırtlaklarını burunlarını geçmiş durumda ama … Bu bir klasiktir, kadın üstünden karizma yapmak! Tarihte de çok görülür. İlahiyatçıların, daha ziyade fetvacıların, kadıların karizma yaptığı bir konudur.

Sultanın yaptıklarını, cürümlerini görmez ama bir yerden karizma yapması lazım ya! Karizmayı kadın üstünden yapar, zayıf üstünden yapar, göçmen üstünden, çocuk üstünden, öteki üstünden yapar, gürler eser savurur ama iş sultana gelince o noktada dut yemiş bülbül gibi susar.

Bülent Ersoy transseksüel bir sanatçı. Sarayın baş köşesinde oturuyor. En önemli davetlerde sultanın hemen yanında oturuyor. Sultan onunla poz vermeye, onunla şarkı söylemeye bayılıyor. Ama cinsel tercihini ifşa eden Ebrar anti Erdoğancı bir yerde durduğu için, saray davetlerine gitmediği için, sarayın yanında boy göstermek için dalkavukluk yapmadığı için Ebrar üstünden korkunç bir şeytanlaşmaya gidiliyor.

Değerler üstünden bir muhafazakarlık yapıldığı yok aslında. Transseksüel, lezbiyen ya da gay olup olmadığın önemli değil. Önemli olan Erdoğan’ın yanında mı duruyorsun?  Orada mı saf tutuyorsun yoksa farklı bir yerde mi saf tutuyorsun?

Seçim Öncesini Hatırlıyor musunuz?

Bu soruyu neden sordum? Seçimden önce bir itirafçı çıktı. Hırsız şebekesinin kardeşlerinden veya kuzenlerinden biri sarayın en yakın adamları içinde cinsel tercihleri onların konuşamayacağı şekilde olan, yani homoseksüel olan aktörlerin ismini saydı.

Ne oldu? Bir şey oldu mu? Olmaması gerekiyor zaten. Ama Türkiye korkunç bir ruh hali içinde yaşıyor. Büle3nt Ersoy’un CD’lerini dinleyen, şarkılarını söyleyen kadınlar metrobüslerde “ülkemizi LGBT+ yuvası yapamayacaksınız” diye feryat ediyorlar.

Gerçekten  çivisi çıkmış, gerçekten aklını yitirmiş bir toplum görüyorum. Sokakta birbirini bıçaklayan, trafikte birbirini öldüren, katleden, hapisten çıkıp adam vuran, intihar eden … Kadın cinayetlerini, çocuk tecavüzlerini saymıyorum artık.

Türkiye’de bir günde olan absürt olayların ortalama aklı başında bir batılı demokraside bir ayda olmadığını söyleyebilirim. Suç istatistiklerini saymıyorum. Absürt olayları yazıyorum. Trafikte seyrederken adam vurmak, akıl sağlığı yerindeyken kendi ailesini parçalamak … Böyle absürt olaylardan bahsediyorum. Bu kaldırılabilecek bir şey değil. Bu ülkenin sadece siyaset değişimiyle normalleşme sürecine geçmeye başlamasından başka bir şey bekleyemeyiz.

En üzüldüğüm şey de ne biliyor musunuz? Daha dün bakan olmuş, bu ülkeye hiçbir katkısı olmayan, hiçbirinin adını bilmediğimiz adamların altına özel uçak verilirken, ülkenin adını tüm dünyaya duyurmuş kızlarımız zaferden sonra Brüksel’den Türkiye’ye tarifeli uçakla geldiler. Uçaktaki vatandaşlarımız çok mutlu olmuşlardır mutlaka.

Şampiyonluktan sonra toplumun şampiyonluğu tartışması ve devletin o başarıya karşı yaptığı muamele yüz kızartıcı bir muamele. Dünyanın hiçbir ülkesinde şampiyon olan bir ekibe bu muamele yapılmaz.