İstediğine ulaşamamak, elinden geleni yapmak, çalışmak ama istediğin hayatı yaşayamamak.

Her geçen gün artan fiyat haberlerine uyanmak, durmayan bir ekonomik sarsıntının içinde kaybolup gitmek.

Image-118

Eskiden ulaşabildiğimiz sıradan şeylere ulaşamamak, bir kahve eşliğinde sohbete, arkadaşlarla bir akşam yemeğine hasret kalmak. İşte bütün bunlar artık hepimizi çok yorar hale gelmeye başladı.

Her birimiz bırakın konserlere gitmeyi, şehir şehir gezmeyi, keşfetmeyi, çalışma hayatımıza bir es verip tatile çıkmayı, bir kahveye çıkarken bile kırk kere düşünür hale geldik.

Kazandığımız paraların her geçen gün değerini kaybettiği bir ortamda mutlu olmaya, elimizden geldiğinde yaşamaya çalışıyoruz. Bugün alabildiğimiz şeyleri bir sonraki gün acaba aynı fiyata alabilir miyiz endişesi ile her yeni sabaha uyanıyoruz. Kontrol edemediğimiz bir denklemin içinde bölünmeye, parçalanmaya devam ediyoruz.

Hani çoğumuzun içinde anlam veremediğimiz o mutsuzluk kırıntısı var ya, işte tam da bu yüzden. “Her gün bir sonraki gün ne olur acaba” diye düşünmekten, belirsizlikten, kaybolmuşluktan, kendimizi, yaptığımız işi, hayatımızı değersiz görmekten hepimiz bıktık artık..

Doyasıya gezebilmek, arkadaşlarımızla büyük sofralarda buluşabilmek, konserden tiyatroya her fırsatı değerlendirmek her birimizin hakkı, her birimizin hak ettiği. Hak ettiklerimize kavuşabilmek, en sevdiğimiz o müzik grubumuzun konserinde neşeyle birbirimize sarılabilmek dileği ile…